26 Ağustos 2012 Pazar

Yemek Festivali @ Gorky Park

Moskova'nin sevdigim yanlarindan biri de her zaman kendinize gore yapacak birseyler bulabilecek olmaniz. Etkinliklerin cok fazla duyurulmamasina ragmen bir sekilde ogrenmeyi basarirsaniz cok guzel ve eglenceli vakit gecerebilirsiniz. Iste o etkinliklerden biri de Gorky Parktaki yemek festivaliydi.

Festivalin sponsorlarindan biri de Ikea'ydi, parkin bir cok yerinde stantlari vardi ve tasarimlari her zamanki gibi cok renkli ve eglenceliydi.





Stantlardan Goruntuler





Ayrica cesitli Master Class'lar da vardi. Etlerin nasil pisirilmesi gerektiginden, nasil kek yapilacagina, aromali kahvelerin aslinda ne kadar kolay hazirlandigina dair bir cok guzel master class'lar vardi.


Iste ben bunu ictim :)









Bu da Amerikadan Cobblers.. Cok lezzetliydi :) Amerika Konsoloslugu sefinin eline saglik :)



Gorky House Museum

 Moskova geziniz sirasinda Tverskaya, Mayakovskaya  ya da Patriarch's Pond tarafina geldiyseniz bu muzeye de bakmadan gecmeyin derim. Gorki oldukten sonra, evini ayni sekli muze haline getirmisler.Muzenin girisi ucretsiz, yalniz fotograf cekmek isterseniz 100 Rub, Video cekmek isterseniz 250 Rub. odemeniz gerekiyor. Eve herhangi bir zarar gelmemesi acisindan giris de yaz aylarinda galos, kis aylarinda ise asagidaki terliklerden giymeniz gerekiyor.





 Bu da benim versiyonum :)

Calisma odalarindan biri


Fotografta gorununen telefonlardan buyuk olan telefon Lenin'e olan yakinligindan dolayi hatti direk Lenin'e acilan telefonu

Yemek Salonu


Gorki'nin yemek yerken her zaman oturdugu yer,  cay fincani ve kasesinin durdugu yer


Kutuphanesi


Buradaki kitaplarinin tumu zamaninda sahip oldugu kendi kitaplari, ayni sekliyle korunmus.

Yazi Masisi


Bu yazi masasi Gorki icin ozel olarak zamanin masalarindan daha yuksek ve gozsuz olarak tasarlanmis. Masanin ustu ise calistigi zamanlardaki haline uygun olarak korunmus.


Yatak Odasi


Yatak odasinda sadece gerekli esyalarin bulunmasina ozen gosterirmis. Basucundaki fotograf ise babanenesine ait.

Bence , Muzenin yani evin en buyuleyici yani ise icinde ust kata cikan merdiveni ve pencerelerindeki suslemeleriydi



 Not: Merdivenlerin fotografi internetten alintidir.

16 Ağustos 2012 Perşembe

Sovyet Hikayeleri - Metro

Moskova'ya gelip de metrosunu gormemis olan yoktur diye dusunuyorum. Her bir istasyonunun ayri bir sanat eseri olmasinin yaninda ulasim icin de mukemmel bir yol. Gelgelelim ki metronun hatlarinin yapimi konusunda anlatilan cok ilginc iki tane hikaye var.

Ilk hikayemiz su sekilde:

Stalin metronun semasini cizmesine muteakip , kahve fincanini tam semanin ortasina koymasiyla birlikte ve o kahve fincanin da altinin islak olmasina takriben sema uzernde tum metro hatlarini kesen kahverengi bir cember olusur. Metronun yapiminda gorev alacak muhendisler Stalin'den cekindikleri icin de bu cember seklindeki hattin yapilip yapilmayacagini soramazlar, sonuc olarak da bugunku ring adiyla da tabir edilen kahverengi hat olusur. Belki de kahverengi olmasinin sebebi de kahveden dolayidir bilinmez:)

Ikinci hikayemiz ise:

Aslinda ortada yine Stalin, yine bir kahve fincani ve korku dolu muhendislerimiz var. Bu sefer o meshur kave fincani sadece kahverengi hatti olusturmakla kalmiyor bu sefer tum istasyonlara sekil veriyor nasil mi ? Simdi yine bir masa basinda, Stalin metronun haritasini cizip muhendislerine verecekken tam o anda kahve fincanin haritanin uzerine dokulmesine muteakip haritanin bir cok yerinde lekeler birakmasini takriben korku dolu muhendislerimiz de yine Stalin'e hangi metro istasyonlarini yapacaklarini soraramamalariyla birlikte metronun bu kadar genis ve cok istasyonlu olarak insaa edilmesine sebep olmustur.
Bizim isimize gelmis bir sakarlik olmus :)

Hangi hikaye dogrudur ya da belki hic biri dogru degildir bilinmez ama yillardir kulaktan kulaga anlatilarak benim kulagima kadar geldi:)

Sovyet Hikayeleri

Yeni baslik konum Sovyet hikayeleri. Buraya geldigimde beni sasirtan noktalardan biri de Ruslarin gecmislerine dair cok ilginc hikayelere sahip olmasiydi. Belki cok farkli bir gecmise sahip olduklari icin ya da kultur farkliligindan bilmiyorum. Hangi sebeple olursa olsun Ruslar bu hikayeleri anlatmak cok hoslaniyorlar.
Ayrica hikayelerdeki ince nuanslardan Sovyetler zamanina ve Ruslarin yasamlarina dair ayrintilari da yakalayabiliyorsunuz.

Daha onceki Peter the Great Monument,   Cathedral of Christ The Redeemer yazilarimda baslarindan gecen ilginc hikayelerden bahsetmistim. Sonra dusundum ki bunu bir yazi dizisi halinde niye toplamiyorum :)

Keyifli okumalar:)

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Hersey Kitap Okumak icin

Surekli kitap okumayi ne kadar sevdigimi soyleyip duruyorum. Uzun sure kitap okuyanlar bilir, kitap okumak icin rahat bir pozisyon bulmak cok zordur, oturarak okumaya kalkasiniz bir sure sonra boynunuz agrimaya baslar, yatarak okusaniz maksimum 10 dk rahat edebilirsiniz, eliniz agrir. Iste arastirmaci gazeteciligimi konusturarak internette insanlarin sirf rahat kitap okumak icin tasarladiklari aparatlari buldum.

Iste o tasarim urunu aparatlar..











Not: Bu ara yeni eglencem fotograflarla oynamak, eline yeni pastel boya kalemi ile beyaz resim kagidina resim cizen cocuklar gibi mutluyum :)

14 Ağustos 2012 Salı

Peter the Great Monument

Peter the Great Monument mi desem yoksa bir nevi cakma Christopher Columbus heykeli mi desem bilemedim. Sovyetler tarihi her zaman ilginc hikayelerle doludur. Bu da tam olarak onlardan biri. Bu 94 metre uzunlugundaki dunyanin en uzun 8. heykeli, Gurcistanli Tsereteli tarafindan ilk basta Christopher Columbus olarak USA'ya satilma amaciyla yapilmisti. Fakat USA tarafindan alici cikmayinca baska arayislara giren sanatci Moskova'dan talep gelince Columbus'un kafasi Peter the Great ile degistirmis. Ve sonuc asagidaki gibi olmus. Rus'lar bu heykeli hic sevmiyorlar hatta, kaldirilmasi bile gundem de. Hatta, 2008 yilinda Virtual Tourist sitesince en cirkin 10. heykel secilmis.

Bu heykeli gormeden Moskova'dan ayrilmaniz biraz zor , cunku her yerde karsiniza cikiyor; Bot turuna ciktiginizda, Kremlinden Cathedral of Christ the Redeemer 'a ya da Pushkin State Museum of Fine Arts 'a gitmeye calisirken ya da nehir kenarindaki herhangi bir kafede. Kacanilmeniz biraz zor yani :) Guzel mi cirkin mi artik siz karar verin.




Proletarians of all countries - unite!


Karl Marx'in Proletarians of all countries unite! yani Dunyanin butun iscileri birlesin! diyerek de cevirebilecegimiz sozunun de kazili oldugu 200 tonluk granitten heykeli 1961 yilindan itibaren Teatralnaya meydanindaki Bolshoi Tiyatrosunun karsisinda yer almaktadir.

Moskova'ya geldiginiz de gorulmesi gerekenlerdendir.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

3dk'larimin hesabini istiyorum:)

Bu eve donus yolunun kesin bana garezi var, kesin valla ben baska bir anlam veremiyorum cunku. Sabahlari evden metroya yuruyusum 7 dk suruyor ama aksam donerken 10dk dan asagi donmem hic mumkun olmuyor. Hayir donus yolunda hic bir yere ugramiyorum direk eve geliyorum. Dedim ki tesaduftur, olur mu oyle sey her gun her gun. Bir istatistikci olarak yeteri data toplayacagim ya 1 hafta boyunca sabah aksam dikkat ettim yok degisen bir sey yok giderken 7 dk donerken 10 dk. Peki dedim tum kosullar ayni mi? Yol zaten dumduz yol egimi degismiyor. Aksam donerken yorgun oluyorum desem, ama yok sabahlari da uykulu oluyorum. Ben bu isi cozemedim peki isyanim mi niye o 3 dakikalarim bosa gitmis gibi hissediyorum sanki o 3 dk da dunyalari yapicakmisim da yapamamisim gibi hissediyorum. Cem Yilmaz'in da dedigi gibi direk hesap yapmaya basliyorum bu sefer de diyorum ki her aksam 3 dk ,bir haftada 21 dk , ayda ortalama 90dk ohooo ben o 90 dk ile neler yapmazdim ki.

3 dakika sessiz sakin gecirsem neyse  yok rahat durmuyorum neler dusunmuyorum ki aklimdan direk su sozler gecmeye basliyor.

'Oyle uzak ki yerim uzaklari asiyor
Butun ozlediklerim benden ayri yasiyor...'

Sonra omuzlarim agirlasmaya basliyor yol gozumde de daha da uzuyor.
Ben sadece evime ulasmak istiyorum ve bir de o 3 dk larimin hesabini :)

bu da biraz boyle delice bir sey oldu ama hadi neyse:)

Okumak istedigim kitaplar

Ben kitaplara bakmaya basldim mi birinin arkasini okumayi bitirmeden gozum bir digerine kaymistir bile :) oyle tek tek kitap almak bana gore pek degil aldim mi en az 5 tane alirim :) cunku karar veremem hepsini alip hepsini okumak isterim. Elimin altinda hic kitabimiz bitmez bitmeden yenilerini alirim neden mi ? Cunku bence her kitabin bir okunma zamani vardir, bir an da aydinlanirsiniz ve o kitabi okumalisiniz baska birsey okumayazsaniz. Alip uzerinden 4-5 ay gectikten sonra okudugum kitaplar vardir. Kitabi aldiktan sonra okunma zamanini beklerim :)

Su an da ise icimde Jack Kerouac - Yolda kitabini okumak icin dayanilmaz bir istek duyuyorum. Bu kitabi da buraya gelmeden almistim yani yaklasik 6-7 once ve su an Istanbul da bense buradayim.

Yolda'yi okumak istemenin disinda o kadar cok almak istedigim kitap var ki su an da. Mesela,
Baris Bicakci - Bizim Buyuk Caresizligimiz (daha once filmini izleyip cok begenmistim)
F. Scott Fitzgerald - Muhtesem Gatsby
Ernest Hemingway - Canlar kimin icin caliyor
William Shakespeare - Hamlet , Othello

onlarin hepsi benim olmali :) ve siparis vermemek icin zor tutuyorum kendimi. Siparis veriyim desem bu sefer benim icin daha aci olacak onlar orada ben burada..

Sadece bu mu yeniden okumak istedigim de o kadar cok kitap var ki

Jonathan Livingston - Marti
Dante - Ilahi Komedya
Antoine de Saint-Exupery  - Kucuk Prens
Irvin D. Yalom - Divan ve Nietzsche Agladiginda
Franz Kafka - Donusum
Samed Bahrengi - Kucuk Kara Balik

Madem oyle alamiyorum, okuyamiyorum bunlari su an da bari ben de yaziyim biraz olsun rahatliyim dedim :)




Kitaplardan sevdigim bolumler 1 - Anna Karenina

Rusya'ya geldigim icin sanmayin benim Tolstoy sevgim lise yillarina dayanir. O zamanlar bir edebiyat hocamiz vardi, bize Turk ve Dunya klasiklerinden zorla kitap okuturdu. Baslarda biraz kizdigimi hatirliyorum bazi kitaplar o zaman ilgimi cekmemisti ama sonradan ne kadar da guzel bir sey yaptigini farkettim, belki o olmasa ben hic Tolstoy ile tanisamayacaktim. Sanirim beni ilk etkileyen ve okuma askini asilayan kitap Anna Karenina oldu. Bu yuzden ben de yeri cok ayridir. Bir solukta bitirmistim 2 cildini de. O kitaptan sonra kitaplardan hic kopmadim, hala okumamis olanlar varsa onlara siddetle tavsiye ederim bu huzunlu, carpici , etkileyici romani. 

Biraz klise gelebilir ama bu kitabin en sevdigim yeri giris cumlesiydi. 








''Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür''










Tolstoy romaninda kendi hayatindan esintilere de yer vererek yaptigi gozlemlerle mutluluk ve mutsuzluk kavramlarini cok guzel yansitmistir. 3 farkli acidan yaklastigi evlilik ve ask kavramlarinda herkesin farkli bir bakisi oldugunu cok iyi anlatmakla birlikte o donemin Rusya'sina dair de fikirler veriyor. Son olarak da kitabi giris cumlesinden daha iyi anlatan bir soz oldugunu dusunmuyorum.

Keyifli okumalar..

Kitaplardan sevdigim bolumler

Rusya'ya geldigimden beri eskisi gibi kitap okuyamasam da, sartlar elverdigince okumaya calisiyorum. Sanirim elimde cok sayida turkce kitap olmadigi icin yavas okuyorum. Aslinda hic sevmem bir kitabin elimde uzun zaman kalmaisini ama simdi de bitirmeye kiyamiyorum:) Boyle bir girizgaha gerek var miydi ? Aslinda sanirim yoktu :) Bu post'u yazma amacim tamamen, okudugum kitaplardan begendigim bolumleri sizinle paylasmak icin di. Her gun olmasa da elimden geldigince bu post'a yenilerini eklemeye devam edecegim. Belki gun olur siz de benimle paylasirsiniz, uzerine konusuruz, tartisiriz ve blog'um da asil acilis amacina hizmet etmis olur :)



Parasiz Alisveris:)





Kizlaaaaar hayalimiz gercek oldu ,(Kizlar demis olsam bile alisveris cilginligi beylerin de ilgisini cekebilir :) ) yillardir bekledigimiz parasiz alisveris sonunda kapimiza geldi :) Hep aklimizdan gecirdigimiz para harcamadan da alisveris yapmak artik mumkun. Nasil mi ?






Kendileri , Sanal ortamdan da olsa alisveris cilginligimizi biraz dizginleyebilecek, bize ayni hissi verebilecek bir site. Ozellikle de benim gibi ya da cesitli sebeplerden dolayi alisveris yapamaktan mahrum kalmissaniz , ilaciniz kapiniza geldi.

Aslinda amaci reklam ve pazarlama uzerine kurulu bu site de olsa bizim cok hosumuza gidecek bir alisveris oyunu yaratmis. Ilk etapta alisverisinize Londra'da  ve 250 pound'luk sanal paranizla basliyorsunuz. Devaminda harcadiginiz paralara ve yaptiginiz kombinasyonlara gore diger ulkelere de aciliyorsunuz ve her saat 'collect payday' tusuna basarak paraniza para ekliyebiliyorsunuz.

Peki diyorsaniz o guzelim kombinasyonlar , o canim kiyafetler sadece sanal dunya da mi kalacak? Tabi ki hayir :) En guzel ozelliklerinden biri ise yaptiginiz kombinasyonlari isterseniz internet uzerinden satin alabiliyor olmaniz, tabi hepsinin Turkiye'ye gonderimi var mi dir bilmiyorum ama yine de saatlerce markalari gezip guzel bir kombin yaratmakla harcayacaginiz zamanin burada cok daha azini harcayarak nerede ne var, ne kadar ne degil hepsini gorebiliyorsunuz. Siz alisveris yaptikca, alisveris yapabileceginiz marka sayisi da artiyor.

Bu is sanal dunya da kalirsa bir sure sonra keyfini yitirebilir diye dusunmus olmalilar ki siz alisveris yaptikca gercek hayatta indirim kuponlari ya da hediye cekleri kazanabiliyorsunuz.

Kendi kombinlerinizi yaratmanizin disinda size fikir verecek baskalarinin yaptigi kombinleri de gorebiliyorsunuz. Ayrica onlari like edip, kombinasyonlarinizin ne kadar begenildigini gormek de mumkun :) Uye olmak ise cok kolay facebook account'unuzu kullanmaniz yeterli :)

Yasasin alisveris cilginligi diyooor ve haydi kizlar alisverise :):):)




10 Ağustos 2012 Cuma

Gallery of 19th and 20th century European and American Art - Pushkin State Museum of Fine Arts

Moskova'daki unlu muzelerden biri de Pushkin State Museum of Fine Arts'dir. Bu muze 3 ayri binadan olusur. Benim bugun size bahsedecegim kismi ise en solda yer alan kismina dair (Gallery of 19th and 20th Century European and American Art). Muzenin isminden de anlasilacagi gibi burada sadece 19. ve 20. yy Avrupa ve Amerika'ya ait eserler sergileniyor. Ortadaki ve en buyuk binada Rus sanatina dair eserleri bulabilirsiniz, sag tarafinda kalan kucuk binasinda ise exhibitionlar yer aliyor.  Bu muzeye ulasmak isterseniz Kropotinskaya metro istasyonunu kullanabilirsiniz ya da Kremlini takip edip bu muzeye ulasmaniz cok kolay yaklasik olarak 5 dk yuruyusten sonra sag tarafta bu muzeyi sol tarafta ise Cathedral of Christ the Reedemer Katedrelini gorebilirsiniz.

Madem Moskova'ya kadar kalktim geldim biraz Rus Sanati gormek istiyorum diyorsaniz ortadaki binayi tercih etmenizini oneririm. Cunku burada sadece Kandinsky ve Chagall dan bir iki eser gorebilirsiniz. Bu sanatcilardan baska rus eserleri gormek istiyorsaniz buyuk binasina dogru yonelebilirsiniz.

Simdi donelim bu muzeyi neden gormeniz gerekiyor? Icerisinden birbirinden unlu sanatcilarin birbirinden guzel eserleri yer aliyor. Hangileri mi Van Gogh mu ararsin, yoksa Renoir mi yoksa Monet mi  ya da Picasso mu hatta Miro bile var ve daha niceleri...
Simdi de onlardan bir demet..

Monet - Seagulls  (Sanirim en begendigim Monet tablosu bu)


Pablo Picasso - Girl on a Ball

Picasso, Pablo - Girl on a Ball, 1905


Van Gogh - The Red Vineyard at Arles


Van Gogh - Prisoners Exercising


 Moskova'ya geldiyseniz bu muzeyi gormeden gecmeyin derim icindeki eserler gercekten cok basarili..

Yeni donem Retro Propaganda Posterleri :)

Hem yeni donem hem de retro kelimelerini ayni cumle icinde kullandigimin farkindayim :) Cunku baska turlu anlatabilecegimi sanmiyorum. Soguk savas donemlerinde propaganda araclarindan biri de posterlerdi, su an Rusya'da sadece hediyelik esya satan yerlerde bulunsalarda bir doneme taniklik ettikleri kesin. Eh malum artik devir sosyal medya uzerine kurulu. Durum boyle olunca da sanatci Aaron Wood  Propaganda ve sosyal medya konseptini birlestirip cok yaratici posterler hazirlamis. Iste bazi ornekleri..







Son olarak da bu posterleri satin almak isterseniz etsy.com sitesinden satin alabilirsiniz.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Moskova'da Latin Amerika Festivali

Bir baktim Moskova'da Latin Amerika festivali varmis. Nasil yani derken bir de baktim ki Turk Hava Yollari sponsor olmus. Hemen atladik gittik 2 turk ve Beyaz Rusya'dan bir arkadas. Ayni fikra modunda :) Boyle festival diyince insanin aklinda civil civil bir ortam her yerde insanlar, muzikler filan. Hele ki Latin Amerika diyince, ilk danslari gelir aklima oooo ca-ca, rumba , salsa (gerci salsa amerikadan cikmis olsa da yinede latin kokenli bir dans turuymus) Tabi ki burasi Rusya oldugu icin cok bir beklentimiz yoktu. Ama yine de daha hareketli, daha canli bir etkinlik beklemistim. Tabi ki bu kotu oldugu anlamina gelmiyor, meksika yemeklerine , guzel muzege ve mohitoya (burada romsuz sodayla cok fresh yapiyorlar) kim hayir diyebilir ki :)

Parkin girisinde hareketli bir muzikle Turk Hava yollari bizi karsiladi


Bunlar da hediyelik esya stantlarindan..



 Cuba purosu olmadan olmaz:)


 Meksika'dan tacos, burritos..

 Bunlar da diger ulkelerin stantlarindan


 Biraz da salsa..








 Mohitooo..


Karpuz'a Rusca da Arpuz diyorlar en kolay ogrendigim kelimelerden biri oldu :)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...